KOYU GRİ BİR DENİZ
〉11 Ocak - 8 Şubat 2025
Erol Kontaş
Gül Ersan
Gizem Odabaş
Ozan Karadaş
Serhat Kır
"Birbirinden bağımsız zihin ve fikirlerin bir araya gelerek ortak bir dil ile kendi meselelerini dile getirdikleri ve kendi coğrafyalarının bir parçası olan deniz ve yine kendi coğrafyalarının bir parçası haline gelmiş gri renkten yola çıkarak oluşturulmuş bir sergidir, koyu gri bir deniz.
Koyu gri bir deniz isimli sergi çeşitli mesele ve kavramlara göndermelerde bulunmakta, aynı zamanda da her sanatçı, mesele ve kavramlardan yola çıkarak kendi içinde bulunduğu durumları da eserlerine yansıtmaktadır”
HÂL FANZİN
Erol Kontaş - Arayış
Yaşadığımız çağa göre düzenlenmiş mekânların dönüşmesine tanık olmak ve iletişim çağı toplumunun sunduğu görsel-işitsel algısı, edilgen bir toplumun zihninde tanımlamaya muhtaç problemler yarattı. Toplumu oluşturan bireylerden başlayarak ailelerin zihninde oluşan dijital yaşam alanları nedeniyle yerele özgü iletişim ve diyaloglar artık yok olmaya başladı. Bireysellik, bağımsız yaşam isteği zihinde tamir edilemez bir durumu ortaya çıkardı. İletişimdeki bu sınırsız- çerçevesiz durum metefor haline dönüştü. Yerkürede var olan ülkelerin ideolojik değişiklikleri siyaset, politika, din, yerel yaşam biçimlerini kaybetmelerine neden oldu ve ARAYIŞ tüm bu başlıkların altında bir dönüşüm yolculuğuna çıktı. Görsel ileti değişimin ve görünenin tam da ortasında yer alıyor. Farklı anlatım biçimleri ve ortaya atılan sanat ve estetik disiplinleriyle oluşan dünyada fotoğrafta kendi üzerine düşmeye yapmaya çalışıyor.
Gül Ersan - Dönecek Yer Yok
Doğanın her parçası sahiplenilirken sığındığımız köşelere hapsolup, düştüğümüz boşluklarda kayboluyoruz.
Gizem Odabaş - Yansı
Sıradan bir yansımadan içsel bir hakikate doğru...
Bazen kendimizden uzaklaşır, derinlere ineriz; yüzeyde gördüğümüzden çok daha fazlasını aramak için. Bu süreçte aradığımız anlam, kendimize dönmenin kaçınılmazlığıyla şekillenir. “Yansı”, görünenin ötesine geçme cesaretini, kendimizi yeniden ve yeniden keşfetmenin derinliğini sunar.
Ozan Karadaş - Kayboluşun Ardında
Zaman, her şeyi sessizce silip götürüyor. Var olan, bir noktada yokluğa dönüşüyor; geriye sadece silik izler kalıyor. Her kayboluş, ardında küçük bir boşluk bırakıyor. Bu boşluklar, yok olanın hatırasını taşırken, yaşamın geçiciliğini fısıldıyor.
Serhat Kır - Tuhaf Günler
Tuhaf günler ; bir gözlemcinin belirli zamanlarda, yaptığı uzun ya da kısa yolculuklarda, kendi hayatının farklı dönemlerini, bir günlük gibi konu aldığı süreçleri anlatmaktadır. Bu süreçte kamerasını da günlük ya da dönemsel meselelerini kayıt etmek için bir araç olarak kullanarak; içinde bulunduğu durumları, kendi olay örgüsünü, karşılaştığı çeşitli imgeler aracılığıyla dile getirmektedir. Aynı zaman içinde bulunduğu durumu başka şeyler ile ifade etmek ve de farklı bir dille kayıt altına alarak, kendi kişisel yolculuğunuda gösterme kaygısı taşımaktadır. Tuhaf günler; bir gözlemcinin hem günlük gibi kayıt etme sürecini hem de aynı zaman da yaşadığı süreç ile olan ilişkisini anlatmaktadır.
SNAP
〉7 - 29 Aralık 2024
Cross Contamination
Snap !!! Deniz, Iraz ve Güneş adında üç ev arkadaşının Ankara'da geçirdikleri son geceyi anlatıyor ve şehirle kurdukları tarifsiz ilişki, sır gibi bir vedayla son buluyor. Bu fotoromanda, o gece boyunca üstesinden gelmek zorunda oldukları değişimleri ve bunun omuzlarına yüklediği ağırlığı göreceğiz.
Cross Contamination, fotoğraf temelli görsel sanatlar üzerine çalışan bir sanatçı oluşumudur.
Fotoğraflar: Yusuf Nadir
Patika
〉19 Ekim - 3 Kasım 2024
Bilge Naile Alkış, Deniz Şener, Gözde Aysun Barışık, Kaan Kuşuluoğlu, Merve Erdur, Özlem Özdamla Akkaya
Fazlı Öztürk yürütücülüğünde gerçekleşen “Patika” atölyesi bir sergi ile son buluyor!
“Yürünen yol benzer olsa da hareket, bakış açısı ve deneyimin getireceği farklılıkların izlerini birlikte süreceğiz ve onları kendi yürüyüşümüzün bir parçası haline getireceğiz. Her bir fotoğrafçının kendi yürüme hızları, salınımları, görme ve düşünme biçimlerinin izlerini göreceğimiz sergiye herkesi bekleriz.”
Labour in a Single Shot
〉4-5 Ekim 2024
Alinur Bağcı, Bekir Efe Demetgül, Cihan Ekiz, Çağatay Yiğit, Çağla Gillis, Defne Kırmızı, Ecrin Akkaya, Erinç Ulusoy, Esra Oskay, Fulya Balkar, Lara Tan, Mahir Kalaylıoğlu, Naz Almaç, Naz Önen, Naz Temizdemir, Nermin Pınar Erdoğan, Oğuz Sağdıç, Osman Şişman, Saime Uyar ve Zeliha Karakoca
16 Eylül ile 4 Ekim 2024 tarihleri arasında Yermekân'da Antje Ehmann ve Hazel Kılınç'ın yürütücülüğünde gerçekleşen "Labour in a Single Shot" atölye çalışması boyunca 20 katılımcı tarafından üretilen filmler bir pop-up sergide sunulacak. Emeği tek bir çekim şeklinde ele alan bu kısa videolara Harun Farocki'nin "İşçiler Farbrikadan Çıkarken" (1995) ve "Karşılaştırma" (2009) filmleri de eşlik edecek.
Harun Farocki Alman deneysel ve belgesel sinemasının en önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilmektedir. Hayatı boyuncu ürettiği 90’ın üzerinde film, deneme, kısa, belgesel ve kurgu türlerini de kapsıyor. Harun Farocki bu yıl sadece 80 yaşında olmayacak aynı zamanda 30 Temmuz 2024 tarihinde de ölümünün onuncu yıldönümüydü. Bu nedenle Goethe-Institut Ankara, Yermekân işbirliğiyle yönetmenin çalışmalarına ışık tutacak ve günümüzdeki sanatsal üretime olan etkisini irdeleyecek bir etkinlik programı sunuyor.
Sesimi duyan var mı?
〉7 - 29 Eylül 2024
Gözde Mulla
Bir ses almaya yönelik sorulan bir soru. Cevabında bir ses ya da sessizlik var. İnsan merkezci bakışla duyulması beklenen ses, insana dairken sanatçı bu soruyu insan dışı canlı ve cansız doğa parçalarının sesini duymaya yönelik soruyor. Artık duyamadığımız doğanın sesine odaklanan sergi, sesin sanatsal ifadesini boşluk kavramı üzerinden araştırıyor.
Rüzgârsız Bir Gün
〉18 Mayıs - 14 Haziran 2024
Ekin Kula, Hazel Kılınç, Zeynep Üçöz
Rüzgâr, hissedilmeyen bir süreklilikle teni yoklayan, dünyanın ince kabuğunu taşıran/sıyıran/dağıtan/dalgalandıran bir hareket, hep olan. “Rüzgârsız Bir Gün” ise yaşamın ortasında bir an’dan geriye kalan, yeryüzüne durağan bir çentik.
Devam eden süreklilikte anlık bir durak olan bu sergi, mekanın içindeki bir parantez; aynı zamanda Yermekân’ın ikinci yılının bitişini kutlaması.
Işık Hasatı
〉20 Nisan - 12 Mayıs 2024
Elif Gözde Korkmaz
Doğa, gözümüze yarattığı biçimlerle görünür. Işığın etkisiyle görebildiğimiz bu biçimleri nasıl algıladığımız ise biyolojik ve kültürel etkilerin oluşturduğu sınırların izlerini taşır. Sınırların ötesinde, doğanın bize sunduğu bütünlükleri keşfetme imkanı doğar. Fotogramlarım, özellikle bitkilere odaklandığım böyle bir keşfin bulgularını içerirken, olanaklı bütünlükleri görünür hale getiriyorlar. Karanlık odada bir araya gelen ve ışık sayesinde ortaya çıkan bu formlar, bir ışık hasatı.
Eylem / Deneyim / Temas
〉2 Mart - 31 Mart 2024
Ayşe Beyza Türker, Çağrı Ertem, Derya Akbay, Doğa Kısa, Fatih Karatekin, Göktürk Sarısoy, İrem Akbay, Mısra Sargın, Musa Doğanay, Mübeccel Kaya, Nil Yücel, Öner Taylan Öztürk, Sonat Özcivan, Tolga Akmermer
Sergi Danışmanı: Umut Erbaş
Proje Yürütücüleri / Karanlık Oda Eğitmenleri: Ekin Kula, Hazel Kılınç, Zeynep Üçöz
Alternatif Baskı Teknikleri Eğitmeni: Serdar Bilici
•
Yermekân, 2-31 Mart tarihleri arasında, proje dahilinde on dört katılımcının atölye sürecindeki üretimleriyle fragmanlanmış an/ı/ları izleyici ile buluştururken hatırlamaya dair tematik bir çerçeve de çiziyor.
Eylem / Deneyim / Temas, hatırlamanın baştan çıkarıcılığına ve özgürleştirici yanlarına odaklanırken, katılımcıları eyleme geçmeye davet ediyor. Sergi geçmişi yeniden düşünmenin ve hatta üretmenin, üzerinden geçme, değiştirme, eleştirme ve belki de ilginç bir yeniden karşılaşma biçimi olarak ortaya çıkmasına olanak sağlıyor.
Katılımcıların atölye süreci boyunca anılarıyla olan temasları ve birbirleriyle paylaşımlarının yansıması niteliğinde olan sergi, karmaşık görünen ancak bir o kadar da sıkıca birbirine kenetlenmiş küçük hikayeleri barındırıyor. Zihnin karanlık odalarından çıkan anları ve anıları fiziksel olarak görünür hale getiriyor ve süreç içerisinde üretilen görüntülerden bir seçkinin mekâna dağılmasıyla yeni karşılaşmalara yer veriyor. -Umut Erbaş
Günler
〉1 Aralık 2023 - 14 Ocak 2024
Engin Adekan
Bu benim kara defterim,
Günlerin geçmesini istemiyorsanız takvime veya boş duvarlara uzun uzun bakabilirsiniz.
“Sonsuz sayıda olgu vardır ve gözlemlenmesi gerekenler kendilerini takdim etmezler. Gözlenmesi gereken, yani gereksinim duyduğumuz olgular pasif değil, lanet olası bir şekilde gizlidirler ve yalnızca oturup bakmakla onların gözlemini yapamayız. Ya işin içine girip olanları ararız ya da uzun süre burada otururuz. Sonsuza dek. Bilinçaltı bir seçim yapması gerekir.”*
2022 Kasım ayından itibaren 6 ay süren askerlik sürecinde bazı notlar aldım, ayrıca desen çalışmalarım oldu. Her şeyden uzaklaştığım, kendime daha çok yakınlaştığım bir süreçti. Bir kara defter edindim ve bolca yazdım düşüncelerimi. Her çarşı izninde resim yapacak malzemeler aldım ve günlerim hızlansın diye resim yapmaya başladım. Günler bazen hızlandı bazen yavaşladı. Zaman; özvarlığımı ne kadar gerçekleştirirsem o kadar hızlı geçti. Diğer anlarda ise yavaşladı.
Ağırlıklı olarak sulu boya çalışmalarından oluşan bu sergiyi yine Ankara’da yapma fikri askerliğin son aylarında aklıma geldi. Bu serginin oluşması için kapılarını açan Yermekân’a teşekkür ederim.
“Eğer bir tren herhangi bir yere gidemiyorsa tren değildir.”
*Zen ve Motorsiklet Bakım Sanatı- Değerlerin Sorgulanması, Robert.M.Pirsig, Ayrıntı Yayınları, 1995
kırpıntılar, kıymıklar, cam kırıkları, kabuklar
〉21 Haziran - 31 Temmuz 2023
Ekin Kula, Hazel Kılınç, Zeynep Üçöz
“kırpıntılar, kıymıklar, cam kırıkları, kabuklar”, Uwe Johnson’ın bellek üzerine kaleme aldığı aynı isimli metninden ilhamını alıyor. Mekanda inşa edilen ortak belleğe ve hatırlamaya dair bir yanıt arayışı olan bu sergi; belleğin yeniden kurulması halini, imgeleri/kelimeleri, kimi zaman birbirinden uzaklaştırırken kimi zaman birbirine yaklaştırıyor.
⎖
“Keşke bellek, mevcut gerçekliğin unsurlarını sınıflandırmak üzere kullandığımız kaplar içinde geçmişi saklayabilseydi! … Kısmi bir benzerliğin, rastgele ve absürt olanın dürtmesiyle, bellek gerçekler, şekiller, yabancı dil ve ilgisiz jestler için gönüllü çalışacaktır; ona katran, küf ve taze deniz meltemi karışımı bir koku koklatıp ya da Gustafsson’un meşhur balık salatasının kokusunu önünde hafifçe estirip ondan bir zamanlar gerçekliğe yaşam bilincine, eyleme karşılık gelen o boşluğun içindeki şeyleri isteyin: bunları temin etmeyi reddedecektir. Bu süzgeç, kırıntıların, kıymıkların, cam kırıklarının, kabukların içeri sızmasına ve bunların talan olmuş, mekansız kalmış olan imge üzerinde anlamsız bir şekilde dağılmasına izin verecek, peşine düştüğümüz imgenin izlerini imha ederek bizi gözlerimiz açıkken kör bırakacaktır”. (Uwe Johnson, Mnemosyne'in Hazine Sandıkları - Platon'dan Derrida'ya Bellek Kuramı Üzerine Metinler, 2017)
Algı Operasyonu
〉10 Aralık 2022 - 15 Ocak 2023
Berkay Kahvecioğlu
Benden ziyade işlerim bir kuştur, Berkay bi surat; dolaptan adam, dişleri ağzında ikisi kırık ama geçen baktım da köprüye konmuş, suratıma sırıtıyor.
Benim de bedenim naçiz üstelik cüzdanım da öyle ama mailimde okyanus ötesinden fotoğraflar var, çizimlerimi oraların sokaklarına asan insanlar var, ben aşamadım hiçbir okyanus bugüne kadar, uzun yıllar gidip geldiğim rotamda gökyüzünü kapatan tabelalar vardı hem de resmi ve yasal, değiştiremedim manzaramı fakat ürettiğim imgeler öyle göstermiyor artık tabelaları bana, gözlerim de alışmaya başladı; onların tabelalarına değil benimkilere sadık çıktılar. Gördüğüm ve görmek istediğim iki dünya arasında bir köprü kurmaya çalışıyor yaptıklarım, ben şahidim ve aynı zamanda aracı. Aracılar daha fazla kazanır diyorlar fakat ben öyle düşünmüyorum.
Bir durak bu yer, mekân bana. İlginç olansa; bu yazıyı yazmaya geçen hafta başlasaydım bambaşka bir şey ortaya çıkacaktı veya önümüzdeki hafta, bu yazı aslında serginin metni değil yazılış anının metnidir. bu sergi benim değil benim bir anımın sergisidir.
Berkay uzun bir yol, bolca manzaradır veya şöyle söyleyelim; bırak bu işleri, devlet suç işleri.
Baharın Sesini Ne Susturdu?
〉15 Ekim-13 Kasım 2022
Esra Ertuğrul Tomsuk
Esra Ertuğrul Tomsuk’un “Baharın Sesini ne Susturdu?” adlı kişisel sergisi, Rachel Carson’ın gezegenimizin geleceği ile ilgili endişelerini aktardığı ve çevre hareketinin başlamasında temel etkenlerden biri olan “Sessiz Bahar” isimli kitabından ilhamını alıyor. Çalışmalarında doğayla uyumlu çalışma, çevre duyarlılığı yaratma ve çevre suçlarına dikkat çekmeye odaklanan sanatçı, insanın doğayla, içinde yaşadığı dünyayla ilişkisini yeniden değerlendirmeye yönelten, doğa merkezli bir anlayışla hareket etmektedir. Son iki yılda çalışma alanı olarak belirlediği Çankırı Alp Sarı Göleti'nde geçirdiği üretim sürecine odaklanan sergi, insan ile doğa arasındaki çekişmeli ilişkiyi yeniden keşfe davet ediyor.
Hard Day's Night
〉17 Haziran - 24 Temmuz 2022
Elif Yıldız
Sergi, Elif Yıldız’ın 2019-2022 yılları arasındaki çalışmalarını kapsayan altı farklı görsel hikaye serisinden oluşmaktadır.
•
bir sonraki tepeye tekrar döne döne
yukarıya çıkarsam onun evine gide- bilecektim.
Bu unutulmaz yolculuğa ilişkin son anım,
son limandı.
gemimizle bile ilgisi yoktu.
Birden gözlerimin önünden bir elbise uçtu.
İki kişi bir kurşun kalem aradı
Başka biri de körkütük sarhoş
yıldız da asıllarında bulunmayan bir biçim yalınlığı var.
-Berkay Kahvecioğlu
Aklın Uykusu
〉14 Mayıs-28 Mayıs 2022
Ekin Kula, Hazel Kılınç, Zeynep Üçöz